Universal (Evrensel) Adezivlerin Klinik Uygulamaları
Günümüzde 8. jenerasyon olarak da adlandırılan ancak nesilsel yaklaşımı aşan, karmaşık prosedürler olmaksızın dördüncü nesil adezivlere rakip olacak etkinliğe sahip, kendi sınıflarında olduğuna inanılan, self etch, total etch ve selektif etch modlarında kullanılabilen ve yakın zamanda piyasaya sürülen tek şişeli evrensel/universal adeziv sistemler geliştirilmiştir.
1950’de Buonocore, adeziv öncesinde asit uygulanmasının diş yapısında smear tabakasını kaldırarak ve hidroksiapatit mineralini çözerek tutunmaya yardımcı olacak bir yüzey dokusu oluşturduğunu ve diş minesine olan bağı geliştirdiğini keşfederek, adeziv diş hekimliğinde önemli bir dönem başlatmıştır. Buonocore’un bulguları adeziv diş hekimliğinin temeli olarak hizmet ederken, bilim bundan sonra değişmeye ve gelişmeye devam etmiştir. Böylelikle, adeziv diş hekimliğini daha modern hale gelmiştir.
1980’lerde Nakabayashi ve arkadaşları hibrit tabakası kavramını tanıtmışlar ve bu sayede, rezinin demineralize kollajen fibrillere infiltre olmasıyla dentinde etkili bir bağlantı oluşturulabileceğini göstermişlerdir. Sonuç olarak, mine ve dentinde total asitle pürüzlendirme tekniği klinik olarak kabul görmüştür.
1990’larda Kanca, dentin adeziv bağlantısında demineralize dentin tabakasının nemli bırakılmasıyla dentine adeziv bağlantının güçlendiği bir protokol olan “nemli bağlanma” tekniğini popüler hale getirmiştir. (aşırı ıslak dentin: adeziv bileşenlerini çözer, aşırı kuru dentin; kollajen fibrillerini büzer, her iki durumda da adeziv bağlantı olumsuz etkilenir).
Uygulama aşamaları zaman ve teknik hassasiyet gerektiren ancak bağlanma performansı mükemmel kabul edilen, asit, primer ve adezivin ayrı şişelerde olduğu 4. jenerasyon adeziv sistemler altın standart olarak kabul edilmiştir. Sonraki 6-7. nesil adeziv sistemler uygulama kolaylığı sağlasa da bağlanma performansları karışık sonuçlar vermiştir.
Günümüzde geliştirilip kullanılan self-etch adezivler sayesinde dentin ıslaklığını dengeli tutmak için gerekli olan teknik hassasiyet ortadan kalkmıştır. Self-etch adezivler, smear tabakasını kısmen veya tamamen çözebilen, kollajeni demineralize edebilen ve diş yapısındaki kalsiyuma bağlanabilen asidik rezin monomerleri içerirler. Self-etch adezivlerde kollajen fibrillerin demineralize edilmesi ve rezin ile infiltrasyonu aynı klinik adımda olması nedeniyle kollajen fibrillerin kuruma ve büzülme olasılığı ortadan kalkar. Self-etch adezivlerin bir başka avantajı ise, dentin üzerine fosforik asit uygulanmasını gerektirmediğinden postoperatif duyarlılığın daha düşük olmasını sağlamalarıdır.
Total etch ve self-etch adeziv sistemlerin ikisinde de hem tek şişe hem de iki şişeli seçenek sunulmaktadır. Genel olarak, iki şişeli sistemlerdeki ilk adım, daha hidrofobik bir rezin yapıştırıcı tabakasının uygulanmasından önce, su bakımından zengin dentine nüfuz eden bir primer içeren hidrofilik monomer hidroksiletil metakrilat (HEMA) kullanılmasıdır.
Tek şişeli adeziv sistemlerde ise, HEMA adezivle birleştirilerek daha hidrofilik bir adeziv tabaka oluşturulur. Hidrofiliklik, dentine infiltrasyona izin verdiği için kısa vadede fayda sağlar, ancak, hidrofilik bir adeziv tabakanın uzun vadeli dezavantajı, dentin tübüllerinden suyu çekerek bağlantının hidrolitik bozunmasına yol açmasıdır.
Evrensel (universal) adeziv sistemler
Günümüzde 8. jenerasyon olarak da adlandırılan ancak nesilsel yaklaşımı aşan, karmaşık prosedürler olmaksızın dördüncü nesil adezivlere rakip olacak etkinliğe sahip kendi sınıflarında olduğuna inanılan evrensel adeziv sistemler geliştirilmiştir.
Self etch ve total etchmodlarında kullanılabilen yakın zamanda piyasaya sürülen tek şişeli universal adeziv sistemler 10-MDP monomeri ile diğer sistemlerden ayrılan bir formülasyona sahiptir. (10-MDP yıllardır KURARAY tarafından patentinin süresi dolana kadar kullanılmış, sonrasında çoğu universal adeziv sisteme ilave edilmiştir). Bu 10-MDP monomerinin, 4-metakriloksietil trimellitik asit (4-MET) ve 2-metakriloksietil fenil hidrojen fosfat (Fenil-P) gibi daha önce kullanılan asidik monomerlerden daha etkili ve stabil bir bağ oluşturduğu gösterilmiştir.
Ayrıca, 10-MDP, hidrofobik ve hidrofilik özellikler arasında bir denge sağlamak için nispeten uzun bir karbon zincirine (alkalen grubu) sahiptir ve bu zincir uzun vadede bağ stabilitesini artırır.
Üreticiler ayrıca evrensel adezivlerin seramik için primer olarak kullanılabileceğini, dual-cure ve self-cure simanlar ile uyumlu olduğunu bildirmişleridir.
Universal adeziv öncesinde mine/ dentin asitle pürüzlendirilmeli midir? Hangi yöntemle uzun süreli ve kuvvetli bağ oluşturabiliriz?
Universal adezivlerin daha yüksek pH değerinden dolayı mineye bağlantıları self-etch adezivlere kıyasla daha düşüktür.
• Universal adeziv sistemler; seçici olarak fosforik asitle pürüzlendirilmiş mineye ve self-etch modunda dentine uygulandığında en uzun süreli ve kuvvetli bağlantı sağlar!
• Kuron preperasyonlarında genellikle sadece dentin yüzeyi kaldığı için universal adeziv sistemler self-etch modunda kullanılır.
• Laminate veneer ve diastema kapatma gibi sadece mine dokusunu içeren vakalarda fosforik asitle pürüzlendirme kesinlikle önerilir.
• Sklerotik dentini içeren kavite preperasyonlarında mine (30 sn) ve dentinin (15 sn) total pürüzlendirilmesi önerilir.
Self-cure ya da dual-cure simanlardan önce universal adeziv kullanılmalı mıdır?
Evrensel adezivler tipik olarak self-etch adezivlerin pH spektrumunun daha yüksek ucunda yer almalarına rağmen, yine de nispeten asidiktirler. Herhangi bir tek aşamalı self-etch adezivin ortak problemi, diş yapısına uygulandıktan sonra asidik bir yüzey bırakmalarıdır. Bu asidik yüzey, self-cure veya dual-cure simanların amin bazlı kimyasal reaksiyonuna müdahale edecektir, yani; diş yapısına asidik bir universal adezivin uygulanması, self-cure rezin simanının sertleşmesini ve yüzeye bağlanmasını önleyebilir.
Bunu önlemek için, evrensel adeziv sisteme dual-cure aktivatör ilave etmek (1 damla:1 damla oranında) ya da universal adezivin asiditesinden etkilenmeyecek aminsiz yapıştırıcı siman kullanmak önerilir.
Rezin siman öncesi kullanılan universal adeziv ışıkla polimerize edilmeli midir?
Bazı ürünler için üreticiler, simanı uygulamadan önce adezivin ışıkla polimerize edilmesini önermektedir. Bu durumda, restorasyonun (kuron, post, laminate vb.) tam oturmasını önleyecek kalın bir adeziv film tabakasını önlemek için, ışıkla polimerizasyon öncesinde adezivi havayla inceltmek önemlidir.
Siman ile temas ettiğinde adezivin kimyasal olarak polimerizasyonunu başlatan simanın içinde bulunan kimyasal başlatıcı, siman uygulamadan önce adezivin ışıkla polimerizasyonunu gerektirmez.
Post simantasyonunda özellikle adezivin ışıkla polimerizasyonu önerilmez.
Ayrıca simantasyon sonrası ilave ışık uygulamasının daha güçlü bir bağlantı sağladığını da savunmaktadırlar.
Zirkonyum simantasyonunda universal adeziv primer olarak kullanılır mı?
10-MDP monomeri içeren tüm evrensel adeziv sistemler zirkonyuma primer materyali olarak kullanılmalıdır. Ancak, her universal adeziv 10-MDP monomeri içermediğinden üreticisi zirkonyum materyalinde primer olarak adezivinin kullanımını önermez, bu nedenle mateyallerin kullanım öncesi prospektüsünü okumak her zaman tavsiye edilir.
Cam-seramiklerin simantasyonunda universal adeziv primer olarak kullanılır mı?
Bazı universal adezivlere, lityum disilikat veya porselen gibi cam bazlı seramikler için primer olarak kullanılan molekül olan silan eklemiştir. Bağlanma dayanıklılığı testleri, bu evrensel adezivlerin lityum disilikat için en iyi primerlar olmadığını göstermiştir.
Adezivin asiditesi veya adezivdeki diğer monomerlerle etkileşimler silanı etkisiz hale getirir.
Cam seramikleri simante ederken, hidroflorik asit aşındırma işleminden sonra ayrı bir silan primer önerilir.
Farklı universal adezivlerin kullanım özellikleri nasıl karşılaştırılır?
Çeşitli universal adezivlerin bileşimindeki küçük farklılıklar, kullanım özelliklerini etkileyebilir. Bazı universal adezivler koyu kıvamlıyken, diğerleri ince berrak bir sıvı kıvamındadır. Bazıları etanol çözücü içerir, bazıları ise bir aseton çözücü içerir.
Daha ince kıvamlı adeziv en yüksek bağlanma kuvvetine ulaşmak için iki kat adezive ihtiyaç duyarken, daha viskoz adezivin tek bir kat ile en yüksek bağlanma dayanıklılığına ulaştığı görülür.
Klinisyen uyguladığı adezivi indirekt bir restorasyon altında ışıkla sertleştirmeyi tercih edecekse, daha düşük viskoziteli bir adeziv kullanarak restorasyonun tam olarak oturmasını engelleyen kalın bir film tabakası oluşması riskinin önüne geçmiş olur.
ÖZET
1. Universal adeziv uygulanmadan önce mineye fosforik asitle pürüzlendirme yapılmalıdır.
2. Universal adeziv amin içeren bir siman materyali ile birlikte kullanılacaksa, bir dual-cure aktivatör ile karıştırılmalıdır.
3. Adeziv polimerize edilmeden önce yeterince inceltilmelidir.
4. 10-MDP içeren universal adezivler zirkonyum için etkili primerlar olabilirken, cam seramikler için en etkili primerlar değildir.
5. Daha kalın adezivler direkt restorasyon için tek katta uygulanabilir ve daha ince adezivler indirekt restorasyonlar altında daha ince bir film tabakası oluşturabileceği için 2 kat uygulanabilir.